Peki, Obezite Nedir ?

Obezite, dünya sağlık örgütü tarafından vücutta sağlığı bozacak ölçüde yağ birikmesi olarak tanımlanan bir hastalıktır. Pek çok nedene bağlı olabilir, fakat en yaygın sebebi yanlış beslenmedir.

İstatistikler obezitenin dünyada son 10 yolda %33, Türkiye’de ise son 30 yılda yaklaşık %50 arttığını gösteriyor. Bu rakamlar, karşımızda ne kadar ciddi bir tehlike olduğunu açıkça gözler önüne seriyor.

Aşağıdaki yazımızda obeziteye sebep olan başlıca etkenler üzerinde duracağız.

Gıda intoleransı ve Gıda intolerans testi

Gıda intoleransı artık çok duymaya başladığımız bir konu. Kısaca, sürekli tükettiğimiz gıdalara karşı vücudun tepki göstermesini gıda intoleransını olarak açıklayabiliriz. Yani yediğimiz bazı gıdalar bize zarar veriyor olabilir.

Gıda intoleransı nedeniyle pek çok insan şişkinlik, hazımsızlık, bağırsak problemleri ve alerjiler yaşayabiliyor. En sık rastlanan gıda intoleransı olarak inek sütü, buğday, yumurta, şeker ve mayalı besinleri sayabiliriz. Vücudunuzun “yabancı” kabul edip tepki verdiği gıdaları bilmeden tüketmeyi sürdürdüğünüz takdirde, vücudunuz bunları yakmayıp depolamakta ve sonuçta kilo artışı meydana gelmektedir. Bu sebeple en doğru yaklaşım, kilo veremeyen kişilerin gıda intolerans testi yaptırması ve vücuda zarar veren gıdaların tespit edilmesidir.

Gıda intolerans testi sonuçlarına göre, kişiye özel hazırlanan terapiler sonrasında, bu gıdaları size zarar vermeden tekrar tüketmeye başlayabiliyorsunuz. Ayrıca, istemeden fazla tükettiğiniz gıdalar için (çikolata, ekmek vs.) soğutma terapileri uygulamak ve bu gıdalara olan düşkünlüğünüzü azaltmak da mümkün olabiliyor. Gıda intolerans testi ve gıda terapileri ile ilgili buraya tıklayarak daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Candida Mantarı

Vücudunuzda Candida mantarı varsa, vücuttaki tüm şekeri kendi metabolizması ve çoğalma ihtiyacı için kullanacağından hipoglisemiye girmenize neden olur ve siz çok açlık hissedersiniz. Şekeri yükseltmek için şeker veya yemek yeme ihtiyacı ile gıda tüketimi sonrası tekrar şekerimiz yükselir. Yükselen bu şekeri Candida yine kullanacak ve bu döngü bu şekilde Candida sporlarından tamamen kurtuluncaya kadar devam edecektir. Candida mutlaka vücuttan uzaklaştırılmalıdır. Eğer uzaklaştırılmazsa vücudun sisteminin düzelmesi ne yazık ki söz konusu olamaz. Kıkırdak ve eklem ağrılarına yol açar, insanları sinirli, yorgun, tahammülsüz ve dikkati eksik yapar, bağırsak florasının bozulmasına ve bağırsak geçirgenliğinin artmasına sebep olur. Candida’nın vücuda verdiği tahribata Candida sayfamızda ayrıntılı olarak değinilmiştir.

Kilo Verememe ve Ağır Metaller

Kilo konusundaki bir diğer etken ise vücuttaki ağır metal birikimleridir. Diş dolgularımız, bebeklikte ve çocuklukta yapılan aşılar, kullanılan alüminyum içerikli kozmetik veya roll-on deodorantlar, sağlıksız tencere-tava kullanımı, hava kirliliği, sigara kullanımı gibi birçok etken ağır metal birikimlerine neden olabilmekte ve bu veya farklı şekillerde vücutta biriken ağır metaller, yağ yakımında direnç oluşturmaktadır.

Adenovirüs36 Virüsü

Adenovirüs’lerin farklı çeşitleri bulunmakla birlikte obezite dahil ishal, idrar yolu enfeksiyonu, nezle, göz iltihabı gibi pek çok rahatsızlığa yol açabilmektedir. Bu virüsün Adenovirüs36 adlı türüne, kilolu kişilerde sıklıkla rastlanmış ve yapılan laboratuvar deneylerinde fare ve tavuklarda şişmanlığa neden olduğu anlaşılmıştır. Son araştırmalara göre Adenovirüs36’nın kök hücreleri etkileyerek yağ hücrelerine dönüştürdüğü de belirlenmiş durumdadır. Her ne kadar hijyenimize dikkat etsek de bu tür virüslerden tamamen korunmak oldukça zordur, örnek olarak yeterince klorlanmamış yüzme havuzlarından bile bulaşabilir. Adenovirüsler, bakterilerin meydana getirdiği enfeksiyonlarla karıştırılabilir ve antibiyotik ile tedavi edilmeye yönelinebilir. Oysa antibiyotikler bakterilere etki eder, virüslere etki etmez.

Adenovirüs36’nın kan testi ile tespiti ve terapilerle çözümlenmesi için biorezonans yönteminden yararlanabilirsiniz.

Kalıcı Kilo Verme

Sindirilemeyen gıdalar, Candida mantarı veya benzeri zararlı mikroorganizmaların varlığı, kilo alımına neden olan virüslerin varlığı, ağır metal birikimleri gibi etkenler var oldukça verilecek kiloların tekrar geri alımının söz konusu olacağı akıldan çıkarılmamalıdır. Kilo yapan etkenlerin ne olduğu araştırılarak kalıcı çözüme yönelik uygulamalar yapılmalı, vücudun sistematiğini düzenlenmelidir. Metabolizmanız dengeli çalışmıyorsa, kalıcı kilo vermeniz oldukça zordur.

Biorezonans İle Kilo Verme

Obezite teşhisi olsun olmasın, biraz daha zayıf olmayı arzu eden herkes biorezonans yöntemi ile zayıflamaya başvurabilir. Vücutta hızlı kilo alımı söz konusu veya kilo vermek konusunda direnç söz konusu ise kilo vermeye kalkışmadan önce yukarıda saydığımız ve bunların dışındaki diğer etkenlerin araştırılması oldukça önemlidir.

Bu sebeple, kiloların gerçek sebebini anlamak için önce geniş kapsamlı bir test yapılmaktadır. Bu test 6.400 maddeyi kapsayan geniş panel bir testtir ve parmak ucundan alınan kan örneği üzerinde frekans taraması yapılarak gerçekleştirilmektedir. Çıkan sonuca göre kişiye özel terapi programı hazırlanarak, gerektiğinde beslenme planı ve uygun diyet listeleri önerilerek, konsolide bir program uygulanmaktadır. Amaç, metabolizmanın tekrar doğru çalışmaya başlaması, ve verilecek kiloların kalıcı olmasıdır.

Kilonuzu Test Edin

Beden Kitle İndeksi (BMI) Nedir?

Obeziteyi hesaplamak için ‘’Body Mass Index (BMI)’’ yani Beden Kitle İndeksi ve bel çevresi ölçümü yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu hesap, kilonuzun, boyunuzun karesine bölümü ile yapılmaktadır.

Örnek: Kilonuz 75 kg olsun, boyunuz ise 1.70 metre olsun. Beden kitle indeksiniz (BMI) şöyle hesaplanacak: 

BMI = 75 / (1.70 x 1.70) = 25,9

Beden Kitle İndeksi Tablosu

Yukarıdaki hesaptan çıkan sonuca göre obezitelik durumunu aşağıdaki tabloya göre tespit edebilmeniz mümkündür. Cinsiyetinize göre BMI sonucunuz hangi aralığa giriyorsa, o grubun açıklamasını dikkate alınız.